6 Haz 2011

Hoşçakal, hoşça kal.

Hoşçakal ne demek diye düşünüyorum iki gündür.

İçinde hem hoş kelimesini barındırıp hem kalmak fiilini çekimliyor.  Kuru bir ayrılık kalıbından çok daha iyi yerleri hak ediyor bence. Kullanımı özel olmalı. Her yere, herkese yakışmamalı. Yakışmıyor da zaten. Görüşürüz olmamalı anlamı, yerine kullanılmamalı. Her gün evden çıkarken, birinin yanından ayrılırken söylenmemeli, anlık ayrılıklara özgü olmamalı.

Vedalara yakışır hoşçakal. Büyüklerine!..
Ağır bir kelime vesselam. 
Alışkanlıkla benimsediğimizden istemsiz çıkar çoğu zaman ağızdan.
Hoşça kal...
Hoşluk kalanın bileceği iş. Ve kalanlar hoş kalır mı, bilinmez. 
Söyleyen de temenni eder zaten hoşçakal diyerek, ''umut ediyorum mutlu olursun''...
Bazen de döndüğünde kişi, kişiyi aynı bulma umuduyla söylenir... 
Belki. 
''Hoşça kal ki, bir dahakine yine hoş bulayım seni.''
Umut sadece. 


Ne taraftan bakarsan bak gidişi simgeler, yalnızlığı vurgular.

Ve hiç bir hoşçakal dönüş ifade etmez duyan için. 
Sadece gidiştir, dönüşlere yer yoktur. Dönüşlerde değişim olur kimse aynı yerinde kalmaz!
Hoşça kal koca bir veda kalıbıdır. 
En afilisinden hem de!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder