6 Haz 2011

İki diyalog, bir monolog. Biraz kısık ses. Bir sağır. İki korkak!

Kadınlar kendilerine acı çektirenlere aşık olurlar. Acı çekmeyi seviyor muyuz? Gözyaşı dökmek hoşumuza mı gidiyor? Mazoşist miyiz yani? 
Bence sadece aptalız! 

Seni neden sevdiğimi hiç sorgulamadım. Sorguladığımda kendi aptallığımla yüzleşmekten korkmuş olabilirim
Seni neden sevdiğimi sorgulasam belki de kurtulmam daha kolay olacak. 
Neden sevmemem gerektiğini anlayacağım belki de.
Bazen, seviyor muyum ki dediğim oluyor, arada.
Hissetmiyorum bi şey diyorum.
Rahatlıyorum.
Diyaloglarımızı düşünüyorum, sıradan geliyor. Herkes gibi geliyor...
Demek ki bitmiş diyorum.
Oh.

.
Sonra...
Sonra, bi haber geliyor sana dair bi yerlerden çoğunlukla duymak istemediğim türden.Nefesim kesiliyor, avuçlarımın içi terlemeye, kalbim hızlanmaya, dudağım bükülmeye, gözlerim buğulanmaya başlıyor. İçime bir şey oturuyor işte o an. Kulaklarımı kapamak hatta kesmek istiyorum. Duymak istiyorum bi yandan da. İronimle boğuşuyorum.

Sonra,yarım anılar oturuyor karşıma pis pis sırıtarak! Genelde tek başımayken geliyorlar, kovmaya gücüm olmadığından başka ses çağırıyorum vakit kaybetmeden. Başka konular konuşuyoruz başka seslerle, anılarda o anlık gidiyorlar.

Sonra, alakasız bi yerde adın geçiyor. Kişi sen olmasan da isim benzerliği hükmediyor beynime.
Geçiştirmeye, umursamaz davranmaya çalışıyorum.
Dış görünüşümde değişiklik yok ama monologlarım patlıyor içimde!

İronilerim, kovmaya çalıştığım anılarla bir oluyor umursamaz davranmaya çalışmalarım işe yaramıyor ama yine de umursamaz davranıyorum. Gözlerimin dolmasıyla, ellerimin terlemesi aynı anda oluyor. 
Boğuluyorum!

O an neden sevdiğimle ilgilenmiyorum. Neden anlamsızlaşıyor. Kurtulmamın sadece kaçmakla mümkün olacağını düşünüp kaçıyorum. Düşüncelerimden, senden! 
Kaçarken ağırlaşıyor suskunluklarım, çığlık atmak istiyorum yüzüne doğru.
Sesim kısık.
Sen de sağırsın zaten!
.
.
.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder