26 Ağu 2012

sonsuzluk ironisi

korkularınla yüzmeşmelisin belki de. sonsuza kadar kaçamazsın çünkü...
hiçbir şey sonsuza dek sürmez ne de olsa!
neyin ne olduğu apaçık aslında.

ardına sığındığın, sığınmaya çalıştığın ama bir o kadar da korktuğun, huzur! kalıcı değil.
özde hüzün kalıntıları...
gitmemiş.
nerede görülmüş zaten hüznün serden gittiği?
herkesleşecek birazdan ortalık.
gün ağaracak. az kaldı!
deftere yansıyan sokak lambası ışığı da gittikçe kaybolacak...
sen de herkesleşeceksin.
bir zaman sonra... şimdi değil!

rüyaydı diyeceğim sonrasında.
en sevdiğim çikolatayı yemişcesine tad kalacak ağzımda.
uyanacağım.
her araladığım kapının bir vakit sonra kapanması gibi...

ve ben yine yetineceğim.
anlarımızda gezineceğim,
anılarımızı, taze tutacağım .
biraz!
sonra alışacağım.
hiçbir şey sonsuza dek sürmez ne de olsa!




12 Ağu 2012

sigara külü vs. huzur

sigara külü düşmüş hayatlarımız vardı bizim.
sigara külü düşmüş bluzlarımızın olduğu gibi.
kül yanıklarımız vardı.
en sevdiğimiz bluzumuzu bir daha giyemeyecek olduğumuza üzüldüğümüz kadar üzülebiliyorduk artık. sadece o kadar.
dilimize pelesenk olmuş kelimelerimizle yaşamayı öğrenmiştik.
bi şeyleri olduramadığımızı kabullenişimiz külün açtığı delik kadar hızlıydı.
olmuyorsa uğraşmıyorduk artık.
mücadele ruhu olmadığı için kızdığımız insanlar vardı, mücadele ruhumuz olmadığı için bize kızan insanların olduğu gibi...
karşılıklıydı her şey zamansızlıkta. kavramlarımız vardı sadece.
olur ve olmazlarımız vardı.
olmazlarımız daha çok.
*
sonra bi an geldi...
hemen gideceğinden korktuğumuz.
korkutuğumuz için sorgulamaya çalıştığımız.
mutluysak anda gerçekten sorgulamalı mıyız zamanı?
mutsuzluğumuzu sorgulamayı bırakmışken huzuru sorgulamak ne kadar doğru!
doğruluğa bizim karar vermediğimizi öğrenebilecek yaştayız.
hayat çiziyor yolları.
biz üzerinden bir kez daha geçiyoruz seçtiklerinin.
şimdiye kadar hep yanlışları belirginleştirmeye çalışmışız.
şimdikinin de doğru olduğunu bilmiyoruz.
sadece an da mutluyuz.
ve tek bildiğimiz artık bir şeyler yolunda gidiyor.
ve belki de artık haketmişizdir... huzuru... artık!


2 Ağu 2012

şimdi ufak bir daire çizip içine giriyoruz.

ellerini özlerim ben senin.
ayaklarını...
uyurken ellerimizin birleşmesini özlerim. 
o pek hoşlanmadığım parfümünün kokusunu özlerim.
bornozunu benimle paylaşmanı.
birlikte dinlediğimiz şarkıları, şarkılara yaptığımız yorumları özlerim.
aynı anda nefes alışımızı özlerim ben.
seni unuturum da, saçlarını karıştırmayı özlerim, arada...

sonra karanlık olur.
alt kattaki yaşlı kadının öksürüğü.
sifonun bozuk sesi.
bir parça gözyaşı.
ve ben...
ve bolca küfür.


kelebek ömrü

oturdum kendimden bir tane daha doğurdum.
sancımadım. sancımadı bedenim.
bir tane daha.. bir tane daha.. bir tane daha...
sonra, hepsini öldürdüm.
acımadı içim.
hiç.

ölü kelebekler büyütmeye çalıştım sonra...
ölü bedenlerimde...
büyümedi.
ölü olduklarından değil.
umutsuzluğumdan...